10 Eylül 2013 Salı

Nohut Oda Bakla Sofa?

Temmuz ayındaki biricik yaz tatilimizde uykuya direnen ve kuduran Duru'ya aniden "Yaşlı bir nene varmış, evinde bir başına yaşarmış.." dedim ve devamında, ezberden hatırladığım kadarıyla Nohut Oda Bakla Sofa kitabını okudum. Aniden durdu ve büyük bir dikkatle dinledi.

Sahi, bizim Nohut Oda Bakla Sofa kitabımız nerede?!

7 Eylül 2013 Cumartesi

Deniz'in Sevdiği Şeyler Oyuncak ve Saç Tokası

Bu iki kitabı aslında Defne'me almıştım. Benim güzel, tatlı Defne'm! Bu ilkbaharda Defne okula başladığında koyu renk bukleli saçlarını toplatmak istemiyordu. Açık haliyle de çok tatlıydı ama saçları terlemesin diye toplamak lazımdı. (ben ellemeye korkuyordum buklelerin güzelliğinden). Üstelik mini mini tek veya iki kuyruk yapınca ailecek kendimizden geçiyorduk. Tabii izin verdiği 6 saniye boyunca. Hemen çıkarırdı tokaları bıdığım benim. Artık yarım yaş daha büyüdü ve tam bir prenses oldu. Annesinin ve öğretmeninin saçlarını toplamasına, örmesine izin veriyor. Biz de doya doya kendimizden geçiyoruz. ^^ Artık izin veriyor diye değil de elbette kitaplar bizim evde kaldığı ve bir türlü Defne'ye verme fırsatım olmadığı için bu ay Duru ile el koymuş olduk.

"Önce hangisini okuyalım?" diye sorduğumda cevap, neden bilmiyorum, her zaman önce tatlı bir gülümseme, sonra büyük bir patlama ile "Bunu!" oluyor. Bunu, yani Duru'nun oyuncaklarını.. Tabii kitaptaki Deniz, Duru oldu.

Kitapta Deniz çoğunlukla legolarıyla çeşit çeşit oyunlar üretiyor. Tam da Duru'nun lego sevdiği döneme denk gelmesi ne şans. Bize göre zürafa da yapıyor legodan. Dün akşam legolarıyla oynarken (o gülüşü tam tarif edemiyorum ne yazık ki) muzip, kaçak, tatlı ve bana bakıyor musunuz diyen bir gülümseme ile "Duyu legolarıyla çeşit çeşit köprüler, şirin şirin evler yapar" diyerek bize şirin şirin evler yaptı. Yirim. (r leri net söylemiyor ama bunu yazarak belirtmek bu cümlede çok zor geldi!) Bu kitabı sevmesinin bir sebebi de acaba en son sayfada oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşırken iki arkadaşının değil de sadece Duru'nun oyuncaklarına dokunuyor olması olabilir mi? Oradaki iki arkadaş da tabii hemen Defne ve Deniz oldu. ^^



"Doğduğunda saçları kısacıktı Duru'nun.." diye başlıyorum. Bir kaç aydır bebek olmaya, bebek gibi taşınmaya bayılıyor. Bu yüzden kitabın bebek Deniz illüstrasyonu ile başlaması büyük şans. Duru'nun da saçları öyleydi, kısa ve siyah. Sonra dik dik oldu, tam bir kirpi! Her gören "saçlara baaaak" diyerek gülümseyerek yanımızdan geçerdi. Sling ile yürürken saçları bir havaya bir aşağı inerdi. Pif, puf, pif, puf.. Sonra bere sezonu gelince yavaş yavaş iniverdiler.. Duru çok çabuk ezberledi bu kitabı. Sanırım en çabuk bunu ezberledi. Ama en büyük yaşında da bunu ezberledi, büyüdü yani (evet, duygusallaşıyorum gittikçe). İki kitabı da çok seviyorum. Mustafa Delioğlu'nun illüstrasyonlarına bayılıyorum. Zaten her zaman çok kudertli ve çok güzeller. Bu kitapları defalarca okuduğumuzdan bu güzellikleri de bol bol izleme imkanım oluyor. Sadece Saç Tokası kitabında yazar çokca olumsuz cümle kullanmış. Bu beni rahatsız ediyor. Üç, beş okumadan sonra bazı cümleleri değiştirmeye başladım ama Duru çoktan ezberlemiş, oyun oynarken kitaptaki cümleleri seslendirmeye başlamıştı. Umarım yakında eski cümleleri unutur, yeni cümleleri öğrenir. "Deniz sabırsızdı" yerine "Duru çok heyecanlıydı" diyorum. Ve hemen her cümlede bunun gibi değişiklikler yapıyorum. Sorun değil de işte, hassasiyet. Şimdi burda başka örnekler vermeye üşeniyorum. Ama değiştirerek hallediyoruz, ben mutlu, Duru mutlu, o zaman sorun yok.

Hemen her kitapta Duru'ya ait, onun da hayatında olan, kitapla ortak noktalar bulmaya çalışıyorum. Bu kitabı iyice sevmesine, benimsemesine yardımcı oluyor. Çoğunlukla güzel çocuk kitaplarında her çocuk kendinden bir şeyler bulabilir. (Allahımm, çok seviyorum çocuk kitaplarını!) Bu kitapta da legolar, zürafa oyuncak, saç tokaları, tatlı bir teyze, asi saçlar ve en yakın iki arkadaş Defne ve Deniz, birlikte kolayca yakaladığımız ortak noktalar.

Sonuç olarak, tez zamanda bu serinin diğer kitapları Defne ve Duru'ya alına!

Kitap almak mı dedim.. hemen ağzımın sulanıyooorr, dişlerim kamaşıyoooorr.... Hiyaaaheyttt!

4 Eylül 2013 Çarşamba