16 Nisan 2013 Salı

Nohut Oda, Bakla Sofa

Bakla sofa.. Adı bu.


Kitabı açınca gördüğümüz ilk şey ise şu;


Bu sayfayı okuyarak başlıyoruz. İnek, inek, inek, ineek, keçi, keçi, keçi, keçii, domuz, domuz, domuz, domuuz, tavuk, tavuk tavuk, tavuuk.. Gülüşmeler..

Fakat bundan sonraki sayfanın solunda "Eski editörümüz Elke Lacey ve oğlu Fred'in anısına." notunu görünce içim burkuluyor.. Trafik kazası mıydı.. Ne önemi var.. Bir şey olmuş işte.. Sonra öykünün ritmik metinlerini okudukça, tonlamalar yapmaya ve yaşadığımız ana dönmeye başlıyorum.

Bu kitabı seviyorum dememin için bir sürü sebebi var. Birisi 'tuhaf' kelimesinin geçiyor olması. Ben 'tuhaf' kelimesini çok severim. "Tavuğu eve alayım ha? Tuhaf, ama belki işe yarar." Yarar, yarar.. Sen elindekilerin kıymetini bilmiyorsun ki neneciğim. Şu yaşına gelmiş, gül gibi evini beğenmiyor, huysuzluk ediyorsun. Yoksa ihtiyar dedeye mi aslıyorsun? O kısmından emin olamıyorum zira minik, benekli, pötikareli öykümüz mutlu sona eriştiğinde ihtiyar dedenin ellerini tutup ona teşekkür ederken, ihtiyar dede gözlerini gökyüzüne, uzaklara yöneltmiş, seramoninin bitmesini bekliyor..

Yaşlı hanıma "nene", ihtiyar adama "dede" diyorum. Bildiği kelimeleri kullanayım diye. Sanki "nohut oda, bakla sofa" ne demek, biliyor mu ki? Bilmiyor. Ama öğreniyor. 

Bu kitabı seviyoruz. Hem hayvanlar var, hem dağınıklık, hem söylenmeler, hem yardımlaşmalar, hem elindekinin kıymetini bilmeler.. Hapşurmak bile var kitapta, Duru kendine dair bir sürü şey buluyor dolayısıyla.

İlk okuduğumuzda "ne güzel çevirmişler yaa.." demiştim. Arkasını çevirince (genelde olduğu gibi) kitabı yazana ve çizene değil de çeviriyi yapan Yıldırım Türker'e ithafen yazılmış metinleri okudum. Gerçi İclal Aydın'ınki Tostoraman'a ait.. :S

2 yorum:

  1. çok faydalı bir blog,takip butonunuz neden yok:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler :) Takip butonuu? bakayım neymiş :)

      Sil