22 Mart 2016 Salı

Pek çok zaman sonra..

Ne kadar çok zaman geçmiş. En son Mete'ye hamileydim ve çılgınlar gibi uyuyakalıyordum. Bir ara dergi editörümüzü arayıp "yapamıyorum, yapamıyorum, yok mümkün değil, çizemiyorum, ya hastayım çok hastayım, lütfen yapamıyorum, böhüüü.. hayır yapamıyorum, tamamlamam mümkün değil, ağlıycam bak..." demiştim. Konuşma bitse de uyusam diye ağlayacaktım! Ertesi gün hamile olduğumu söylemek zorunda kalmıştım :))

O günlerde minnettarım ki Yusuf, Duru'ya kitaplar okuyup uykuya dalmasını sağladı. Çok kitap okudu. Hala da ben Mete'yi uyuturken o da Duru'yu uyutur.. Bu gece Mete ne hikmetse ablasından az biraz erken uyuyunca, biz de kızkıza kitap keyfi yaptık. Kocaman filine sarıldı, filli masalımı dinledi, "uyuyamam ben ama" dedi ve saniyeler içinde uyudu.

Kitaplarını o seçti. Biri anneannesinin aldığı Rengarenk Tavşanlar İstiyorum! kitabı. Tavşanlıydı, renkliydi, nasıl bizde olmazdı! Annem görünce almış, Duru da çok sevindi. İlk o okumuştu. Duru bir yerlerde gri tavşanı görememiş, annem de Duru'nun dikkatini takdir etmişti.



Sahip olduklarına değer vermek, tüketim manyağı olmamayı öğreten, kalabalığın zorluğunu, paylaşmanın güzelliğini, hayvanları hapsetmemenin mutluluğunu anlatan bir kitap diyebilirim. Üstelik didaktik bir yanı da yok!

Diğer kitap Mikado Yayınları'ndan Korktum, Kızdım, Mutlu oldum kitabı idi. Ben bu kitabın görselini neden bulamıyorum? Yayınevinin sayfasında bile yok. Belki de artık basılmıyordur.. Mete'nin yırttığı kapakçık dışında hala sapasağlam. Kitabı okumadan önce benden arkasındaki diğer kitap fotoğraflarını göstererek "Dinazorlu ve hastalıkla ilgili olanları da alır mısın anneciğim?" diye sordu. "Ah Duru'cuğum, almak isterim de çok pahalı be bu kitaplar.." (29tl cancağazım) Mm.. Dinazor mu? Olabilir tabi.. (Mete'yi de hesaba katarsak.. Çocuk başı 15tl say sen onu) Hastalık ise, bu aralar Duru'nun 4, 5, pardon 9 hastalığı var! Neden? Çünkü Mete geçen haftadan beri öksürüyor ve gecenin 1'inde Duru'yu teyzesigillere atarak acile gitmiştik. Giderken yolda "Ben evimde kalmak istiyorum, aslında evimde uyumak isterdim." dedi ama ablamla Cengiz'i görünce gülmeye başladı. :) Sabah da Defne'ye güzel bir sürpiz olmuştur :)


29 Ocak 2014 Çarşamba

Nazlı'nın Uyku Saati


Ne zamandır yazmadım. Bir süre kitap okuyamadık, hastalıklar vs derken, kitaplarla dolu günler çoktan geri döndüler. Artık eskisi gibi kahvaltıda bile kitap okuyor, okutuyor. Bu iyi bir şey mi bilmiyorum. Yani bir işi yaparken kitap okumak. Gerçi kim sevmez ki yavaş yapılan bir kahvaltıda okunan dergiyi, kitabı. Bizimkini de o hesaptan sayıyorum. Bazı kitaplar için, özellikle de kapakçıkları olmayanlar için "ben bunu okuyamam ki" diyor. Okursun eşeksıpası..

El yazısı serisindeki kitapların çoğu 3,5 yaşa uygun değil ama Nazlı'nın Uyku Saati kitabı tam bize göre. Uyku saatini uzatmayı seven, oyuncaklarını toplamayı seven, bazen de hiç bir oyuncağını istemeyen, Duru'ya göre. Zaten kitabın adını da (tüm diğer kitaplarda olduğu gibi) Duru'nun uyku kitabı koydu. Nazlı kelimesi çıkmıyor ağzımdan. Nazlı'nın uyku saatinde oyuncaklarını tek tek yatağına alması ve nihayetinde kendisine yatacak yer kalmamasına dair bir hikaye. Bazen kendimi "Duru kendi kendine uyuyor" mesajı vermekle meşgul buluyorum. Gerçi benim kuzum, başında beklesek de kendi kendine de uyusa, sabahları gururla "Annee, biliyoo musun, ben kendi kendime uyuduum!" demeyi çok sever. <3 p="">

4 Ekim 2013 Cuma

IKEA 2014 Kataloğu


IKEA kataloğunun bu bloga gireceğini gerçekten hiç düşünmemiştim! Ne zaman ki kapımıza bıraktılar ve ben, Duru'nun kitap okuduğu her fırsatta elime alıp da karıştırmaya başladıysam hemen geliyor, yanıma ya da kucağıma oturuyor, "Ben de bakıcaam." diyor ve inceliyor. "Bu bizde vaar.." "Aa bak, bu bizimkinin aynısıı!" "Anne, bu ne." "Napıyolar?" "Bundan istiyoom.. Anne.." diyor. Şu aşağıdaki koçtan ya da benim koç olduğunu sandığım şeyden istiyor. Adı Löjlig imiş.. Yeterince oyuncağımız var bence :/ Ama tabii birlikte gidersek ve biraz mızmızlanırsa neden olmasın! Hoop, sepete.


Benim merak ettiğim şey, bu oyuncaklar ne zaman Türkiye'ye gelecek! Çünkü geceleri bu rakuna ya da bu ayıya sarılmadan uyuyabileceğimi sanmıyorum! <3 p="">

10 Eylül 2013 Salı

Nohut Oda Bakla Sofa?

Temmuz ayındaki biricik yaz tatilimizde uykuya direnen ve kuduran Duru'ya aniden "Yaşlı bir nene varmış, evinde bir başına yaşarmış.." dedim ve devamında, ezberden hatırladığım kadarıyla Nohut Oda Bakla Sofa kitabını okudum. Aniden durdu ve büyük bir dikkatle dinledi.

Sahi, bizim Nohut Oda Bakla Sofa kitabımız nerede?!

7 Eylül 2013 Cumartesi

Deniz'in Sevdiği Şeyler Oyuncak ve Saç Tokası

Bu iki kitabı aslında Defne'me almıştım. Benim güzel, tatlı Defne'm! Bu ilkbaharda Defne okula başladığında koyu renk bukleli saçlarını toplatmak istemiyordu. Açık haliyle de çok tatlıydı ama saçları terlemesin diye toplamak lazımdı. (ben ellemeye korkuyordum buklelerin güzelliğinden). Üstelik mini mini tek veya iki kuyruk yapınca ailecek kendimizden geçiyorduk. Tabii izin verdiği 6 saniye boyunca. Hemen çıkarırdı tokaları bıdığım benim. Artık yarım yaş daha büyüdü ve tam bir prenses oldu. Annesinin ve öğretmeninin saçlarını toplamasına, örmesine izin veriyor. Biz de doya doya kendimizden geçiyoruz. ^^ Artık izin veriyor diye değil de elbette kitaplar bizim evde kaldığı ve bir türlü Defne'ye verme fırsatım olmadığı için bu ay Duru ile el koymuş olduk.

"Önce hangisini okuyalım?" diye sorduğumda cevap, neden bilmiyorum, her zaman önce tatlı bir gülümseme, sonra büyük bir patlama ile "Bunu!" oluyor. Bunu, yani Duru'nun oyuncaklarını.. Tabii kitaptaki Deniz, Duru oldu.

Kitapta Deniz çoğunlukla legolarıyla çeşit çeşit oyunlar üretiyor. Tam da Duru'nun lego sevdiği döneme denk gelmesi ne şans. Bize göre zürafa da yapıyor legodan. Dün akşam legolarıyla oynarken (o gülüşü tam tarif edemiyorum ne yazık ki) muzip, kaçak, tatlı ve bana bakıyor musunuz diyen bir gülümseme ile "Duyu legolarıyla çeşit çeşit köprüler, şirin şirin evler yapar" diyerek bize şirin şirin evler yaptı. Yirim. (r leri net söylemiyor ama bunu yazarak belirtmek bu cümlede çok zor geldi!) Bu kitabı sevmesinin bir sebebi de acaba en son sayfada oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşırken iki arkadaşının değil de sadece Duru'nun oyuncaklarına dokunuyor olması olabilir mi? Oradaki iki arkadaş da tabii hemen Defne ve Deniz oldu. ^^



"Doğduğunda saçları kısacıktı Duru'nun.." diye başlıyorum. Bir kaç aydır bebek olmaya, bebek gibi taşınmaya bayılıyor. Bu yüzden kitabın bebek Deniz illüstrasyonu ile başlaması büyük şans. Duru'nun da saçları öyleydi, kısa ve siyah. Sonra dik dik oldu, tam bir kirpi! Her gören "saçlara baaaak" diyerek gülümseyerek yanımızdan geçerdi. Sling ile yürürken saçları bir havaya bir aşağı inerdi. Pif, puf, pif, puf.. Sonra bere sezonu gelince yavaş yavaş iniverdiler.. Duru çok çabuk ezberledi bu kitabı. Sanırım en çabuk bunu ezberledi. Ama en büyük yaşında da bunu ezberledi, büyüdü yani (evet, duygusallaşıyorum gittikçe). İki kitabı da çok seviyorum. Mustafa Delioğlu'nun illüstrasyonlarına bayılıyorum. Zaten her zaman çok kudertli ve çok güzeller. Bu kitapları defalarca okuduğumuzdan bu güzellikleri de bol bol izleme imkanım oluyor. Sadece Saç Tokası kitabında yazar çokca olumsuz cümle kullanmış. Bu beni rahatsız ediyor. Üç, beş okumadan sonra bazı cümleleri değiştirmeye başladım ama Duru çoktan ezberlemiş, oyun oynarken kitaptaki cümleleri seslendirmeye başlamıştı. Umarım yakında eski cümleleri unutur, yeni cümleleri öğrenir. "Deniz sabırsızdı" yerine "Duru çok heyecanlıydı" diyorum. Ve hemen her cümlede bunun gibi değişiklikler yapıyorum. Sorun değil de işte, hassasiyet. Şimdi burda başka örnekler vermeye üşeniyorum. Ama değiştirerek hallediyoruz, ben mutlu, Duru mutlu, o zaman sorun yok.

Hemen her kitapta Duru'ya ait, onun da hayatında olan, kitapla ortak noktalar bulmaya çalışıyorum. Bu kitabı iyice sevmesine, benimsemesine yardımcı oluyor. Çoğunlukla güzel çocuk kitaplarında her çocuk kendinden bir şeyler bulabilir. (Allahımm, çok seviyorum çocuk kitaplarını!) Bu kitapta da legolar, zürafa oyuncak, saç tokaları, tatlı bir teyze, asi saçlar ve en yakın iki arkadaş Defne ve Deniz, birlikte kolayca yakaladığımız ortak noktalar.

Sonuç olarak, tez zamanda bu serinin diğer kitapları Defne ve Duru'ya alına!

Kitap almak mı dedim.. hemen ağzımın sulanıyooorr, dişlerim kamaşıyoooorr.... Hiyaaaheyttt!

4 Eylül 2013 Çarşamba

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Karşıtlar, Vücudum, Renkler - "Sen en çok hangisini seviyosun anne?"

En çok arabada okuyorduk bu kitapları. Çünkü çok oyalıyordu 1-2 yaşındaki Duru'yu. Tek tek gösterip isimlerini söylemek, tekrar tekrar okumak, sorular sormak, cevaplarını beklemek, tebrik etmek.. Evde de okuyorduk. Arabadan eve gelince sildiğimi hatırlarım çünkü çokca arabada yere düşerdi. Kaç kere okuduk, tahmin edemem. Bir keresinde Yusuf'un "Ahh.. Duru'cuğum, ben bu kitabı gerçekten okumak istemiyorum." dediğini hatırlıyorum. Hatta belki bir kaç kez "Nefret ettim bu kitaptan!" gibi şeyler de demiş olabiliriz.. Nasıl desem.. sayısız kez okuduk. İyi ki de okumuşuz. 2 yaş 3 aylıkken başladı seri konuşmalara. O zaman farkettik bu tür resimli kitapların faydasını.


Şu çorabın yukarda aşağıda olması hep garip geldi bana. Neyi öğreteceğim ki ben bununla çocuğa. Çocuk olmanın böyle muzip bir şey olduğunu mu yoksa yukarda aşağıda zıtlıklarını mı? Ayrıca yukarda mı ki? Çekili, düşmüş mü? Ne demeli? Her türlü anlamsız gelmez mi minicik çocuğa? diye düşünürdüm her seferinde. Hızlıca okuyarak geçtiğim bir kaç fotoğraftan biridir. En anlamsızı eski-yeni kavramları olacak diye düşünürdüm. Tabii büyüdükce anlamlı oluyor ama kitabı caart diye yırtan el kadar çocuğa eskiyi yeniyi anlatmak.. Anlamsız değilmiş, çok da güzel bir şeymiş! Ayrıca kapaktaki portakal sularının içerde olmamasına da her zaman gıcık olmuşumdur.

Bu çocuk, ve diğer çocuklar.. Sizi kaç kez gördüm? Şuan on yaş daha büyük olsanız bile sizi yolda görsem tanırım! Kıvırcık saç yaparken sayfayı parmak uçlarımla tırtıklamam, kıvır kıvır yapmam, uzun saçları dipten uca parmak ucumla tarmam.. Hepsinin tırnak yapısını da diş yapısını da çok iyi biliyorum. Hangi eller gerçekten sağ, sol eller hangileri copy paste, onu da biliyorum!


Renkler kitabı şuan yanımda duruyor. Ben ona bakıyorum ama o bana bakamıyor. Çünkü kapağının üzeri soyulmuş. Kapak var, baskısı yok. 

Güncel not: Çok faydalıymış diyerek pazar günü yaban mersini aldım. Bir heves bu kitaptaki yaban mersini fotoğrafının yanına koydum ama işe yaramadı. Ne bekliyordum ki aslında. Aynısı diye yemesi mi lazım?

Renkler kitabındaki bir detay, koala ile hamsterın yan yana durması. Beni okurken heyecanlandıran, Bebek Koala ve Minik Hamster'ı çağrıştırdığı için de minik Duru'yu heyecanlandıran bir detay.. 

Bu aralar bu kitaplar tekrar evimizin içinde dolanıyor. Oturup okuduğu kitaplardan değil, daha çok "sen en çok hangisini seviyosun anne?" diye sormak ve "ben en çok bunu seviyoum, bunu seviyoum, şunu seviyoum bi de bunuu" deyişini dinlemek ve "ben de şunu seviyorum" diye cevap verince "hayiii, onu ben seviyoum. sen en çok hangisini seviyosun anne?" "..... "tamam, peki ben de kırkayağı seviyorum, hem de çok seviyorum >-< " demek için. 

Kitaplar, iyi ki varsınız! * kalp kalp *