28 Ağustos 2013 Çarşamba

Karşıtlar, Vücudum, Renkler - "Sen en çok hangisini seviyosun anne?"

En çok arabada okuyorduk bu kitapları. Çünkü çok oyalıyordu 1-2 yaşındaki Duru'yu. Tek tek gösterip isimlerini söylemek, tekrar tekrar okumak, sorular sormak, cevaplarını beklemek, tebrik etmek.. Evde de okuyorduk. Arabadan eve gelince sildiğimi hatırlarım çünkü çokca arabada yere düşerdi. Kaç kere okuduk, tahmin edemem. Bir keresinde Yusuf'un "Ahh.. Duru'cuğum, ben bu kitabı gerçekten okumak istemiyorum." dediğini hatırlıyorum. Hatta belki bir kaç kez "Nefret ettim bu kitaptan!" gibi şeyler de demiş olabiliriz.. Nasıl desem.. sayısız kez okuduk. İyi ki de okumuşuz. 2 yaş 3 aylıkken başladı seri konuşmalara. O zaman farkettik bu tür resimli kitapların faydasını.


Şu çorabın yukarda aşağıda olması hep garip geldi bana. Neyi öğreteceğim ki ben bununla çocuğa. Çocuk olmanın böyle muzip bir şey olduğunu mu yoksa yukarda aşağıda zıtlıklarını mı? Ayrıca yukarda mı ki? Çekili, düşmüş mü? Ne demeli? Her türlü anlamsız gelmez mi minicik çocuğa? diye düşünürdüm her seferinde. Hızlıca okuyarak geçtiğim bir kaç fotoğraftan biridir. En anlamsızı eski-yeni kavramları olacak diye düşünürdüm. Tabii büyüdükce anlamlı oluyor ama kitabı caart diye yırtan el kadar çocuğa eskiyi yeniyi anlatmak.. Anlamsız değilmiş, çok da güzel bir şeymiş! Ayrıca kapaktaki portakal sularının içerde olmamasına da her zaman gıcık olmuşumdur.

Bu çocuk, ve diğer çocuklar.. Sizi kaç kez gördüm? Şuan on yaş daha büyük olsanız bile sizi yolda görsem tanırım! Kıvırcık saç yaparken sayfayı parmak uçlarımla tırtıklamam, kıvır kıvır yapmam, uzun saçları dipten uca parmak ucumla tarmam.. Hepsinin tırnak yapısını da diş yapısını da çok iyi biliyorum. Hangi eller gerçekten sağ, sol eller hangileri copy paste, onu da biliyorum!


Renkler kitabı şuan yanımda duruyor. Ben ona bakıyorum ama o bana bakamıyor. Çünkü kapağının üzeri soyulmuş. Kapak var, baskısı yok. 

Güncel not: Çok faydalıymış diyerek pazar günü yaban mersini aldım. Bir heves bu kitaptaki yaban mersini fotoğrafının yanına koydum ama işe yaramadı. Ne bekliyordum ki aslında. Aynısı diye yemesi mi lazım?

Renkler kitabındaki bir detay, koala ile hamsterın yan yana durması. Beni okurken heyecanlandıran, Bebek Koala ve Minik Hamster'ı çağrıştırdığı için de minik Duru'yu heyecanlandıran bir detay.. 

Bu aralar bu kitaplar tekrar evimizin içinde dolanıyor. Oturup okuduğu kitaplardan değil, daha çok "sen en çok hangisini seviyosun anne?" diye sormak ve "ben en çok bunu seviyoum, bunu seviyoum, şunu seviyoum bi de bunuu" deyişini dinlemek ve "ben de şunu seviyorum" diye cevap verince "hayiii, onu ben seviyoum. sen en çok hangisini seviyosun anne?" "..... "tamam, peki ben de kırkayağı seviyorum, hem de çok seviyorum >-< " demek için. 

Kitaplar, iyi ki varsınız! * kalp kalp *

27 Ağustos 2013 Salı

Günlerden bir gün, öğle uykusundan önce..

Önceki gün, öğle uykusundan önce okuduğum kitapları üstüste koydum. Böyle göründü. Biri eksik, o karyolanın altına düşmüş, sonradan farkettim.


Bunca kitap okundu da Duru öğle uykusuna yattı mı? Hayır.

Arkada görünen yıldızlı çarşaf, benim gençlik çarşafım, Duru'nun yatağı. ^^ Öndeki bebeklik karyolası, şimdinin divanı. Bazen "'Aa, burda bir bebek vaamış' de." diyerek bebeklik karyolasına yattığı ve orada uyuduğu oluyor. Ama bazen bunu yaptıktan sonra aniden 3 yaşına bastığını farkediyor, büyük yatağa geçip orada (mümkünse uçuk pembe veya uçuk pembe benekli yastığına yatıp) uyuyor.

20 Ağustos 2013 Salı

Chu's Day aka Chu'nun Hapşuruğu

Epeyce zaman geçti. Tam iki kitap hakkında notlarımı yazıyordum ki kalakaldım. Ağaçlar hepimizin gündemine oturdu..

O zamandan bu zamana çokça kitap okuduk. Bazılarını tekrar tekrar okuduk. Yeni kitaplar aldım, eskileri çıkarttım. Kitaptan örülen duvarlarımızdan elemeler yaptım. Sayısını epeyce azalttım ama elediğim kitapları arşivleyecek yer bulamadım, kitaplık baktım. Eledim dediysem, elimizin altında az sayıda kitap olsun, doya doya inceleyelim, okuyalım, sonra arşivden yine az sayıda kitap seçerek şimdikilerle yer değiştirelim, böyle de devam edelim istedim. Arşivlenmeyi bekleyen kitap yığınını didiklemeye başladık bir kaç gündür. Yerlerinden kalkamadan hayatımıza geri döndüler..


Gelelim konuya, Chu'nun hapşuruğuna. Kitabın çıkacağı haberini aldığımda gözlerim lemur gibi büyüdü. İnsanın aklını başından alacak bir panda söz konusu. "Chu hapşurduğunda, çok garip şeyler olurdu." İlk cümlem böyle. Bu kitap da kısa sürede Duru'nun ezberlediği, kendi kendine kaldığında veya ben ona okumaya başladığımda eksiksiz ve hatasız şekilde ezberden okuyuveriyor. Eğer bana okuyorsa nasıl tatlı bir gülümseme ve hatta kıkırdamaktan cümlenin sonunu getirememe halleri.. Çocukların hafızası, neşesi.. Keşke tüm çocuklar anne babalarıyla temiz yataklarına uzanıp kitap okuyabilseler. Varsın bir tek kitabı olsun, farketmez. Ah.. bu dünyanın ihtiyacı olan şey mutlu büyüyen çocuklar..



Chu da öyle büyüyor. Anne babası endişeli ama o çok mutlu. Endişeliler çünkü Chu hapşurduğunda gerçekten garip şeyler oluyor. Gerçi kitap bad diyor ama ben garip demeyi istedim. Halbuki tuhaf kelimesini severim. Peki neden konuya giremiyorum? Galiba seni çok özelmişim be blog, lak laklara doyamadım.. Evet, garip şeyler oluyor, anne ve babası kadar Chu da durumun farkında. Çünkü Chu hapşurduğunda etrafındaki her şey bir tufana kapılmış gibi saçılıyor. Trenler, arabalar, dev sirk çadırı, filler hatta balinalar bile.

Sabah gittiği kütüphanedeki kitap tozunu farkedince annesi "Hapşuracak mısın?" diye soruyor. Chu cevap veriyor "Ha... haa... hayır!" Daha önce hapşu ve hayır kelimelerinin hem türkçe hem ingilizcede uyumlu olduğunu ve bu uyumun bir işe yarayacağını hiç farketmemiştim. Bu kitapta çok işe yarıyor. Hapşuracak mı acaba?

Bu kitap sayesinde öğrettiklerim;
- Kütüphanede sessizce kitap okunur
- Yemek yemeye gidildiğinde sessizce yemek yenir (saçmalık)
- Sirk diye dev bir çadır var ve burda aynı tiyatrodaki gibi gösteriler yapılıyor ve maalesef bu gösterilerde hayvanlar kullanılıyor ama durun bir dakika.. Zaten izlemeye gelenler de hayvanlar?
- İneğin memeleri var ve memelerinden bize süt verir (garip ama bu kitapta bu bilgi pekişti. bkz. havaya uçan kütüphane)
- "amma da.." tabiri. bkz Chu'nun gece yatağına yattığında "amma da hapşurdum be.." demesi. Burayı kendi okurken çok kıkırdıyor. Evet, evet komik ve yeni bir şey öğrendin ve bu tabiri kullanmak için sabırsızlanıyorsun eşeksıpası..

Kitabın yazarı ve illüstratörüne dair bilgilerin yer aldığı arka kısımdaki iki fotoğrafa da iyice bakıyor. Çünkü yazar panda ile illüstratör de iki zürafa ile fotoğraf çektirmiş. Ama gece okurken zürafaları bir türlü göremiyor.

Ben en çok Chu'nun, sanki şehri altüst eden o değilmiş gibi poposunu dönüp şak diye uyumasını seviyorum!



Ayrıca "Chu'nun akasına saayangoz saklanmış!"

Bu arada iki ay önce Duru 3 yaşına bastı! ^^ <3>