31 Ocak 2013 Perşembe

A Lark in the Ark


A Lark in the Ark kitabını okuma fırsatım olmadı. Sadece bir kez gösterdim, okudum diyemem. Sonrasında hep kendi okudu. Genelde uyku saatinde "anne men eemal yiycem" veya "anne meyme suyuu" diyerek uykuyu geciktirdiği ve 'olur ya belki ben de peşinden aşağı inerim de bu iş biraz daha uzar' ayağına girdiği zamanlarda "Tamam, sana elma getireceğim. Dilimleyeyim mi yoksa kocaman mı yemek istersin? Ben gelene kadar sen de bu kitabı okumak ister misin?" diyerek kitabı veriyorum. O da kendi kendine yüksek sesle okuyor. Genelde bir ayak, diğer dizin üzerinde.. Seviyor, ne de olsa çeşit çeşit hayvanlar ve kapakçıklar var. 

Yağmurlu bir günde Nuh, hayvanlara saklambaç oynamayı teklif ediyor. Yüze kadar saydıktan sonra karısı ile aramaya başlıyorlar. Eğlenceli bir süreç. Örneğin banyonun kapısını açınca havluya sarılmış bay ve bayan baykuşu görüyorlar. Arkada da küvet ve duş perdesi görünüyor. İki sayfa sonra da duş perdesinin arkasındaki bay ve bayan panda "bizi unutmayın!" diye sesleniyorlar. Gardrobun içindeki keçiler, asılı olan takım elbiseleri giymişler, asılıyorlar. Şapşal görünüyorlar. Onlara bakarken yan taraftaki kurbağaları farketmiyorsunuz bile. Her pencerede hayvanlar yok. Buzdolabının kapağını açınca buzdolabının içini görüyoruz mesela. Bu çok mantıklı! Bir kapakçıktan minik kekler, bir diğerindense güneş çıkıveriyor. Ve son sayfada tüm mürettebat toplaşıp ailecek hatıra pozu vermeyi de ihmal etmiyorlar. O sayfadaki kapakçık kocaman, tam bir gemi! Fon kartonu üzerine pastelle yapılmış illüstrasyonlar ise çok tatlı. Seviyorum, seviyor, seviyoruz..

29 Ocak 2013 Salı

Hide and Seek, Kittens


Hemen her çocuk gibi kedileri çok sever. Almam için adının Kittens olması bile yeterli gelebilirdi. Lakin içini de görmeden aldım. Büyük boy, ciltli bir kitap. İllüstrasyonları çok tatlı. Her sayfada ufak dokun-hisset alanları var. Ve saklanan kedileri ararken kaldırabileceği küçük kapaklar. Sadece kediler de yok içinde, ağaçtaki sincabın kuyruğunun tüylerine dokunmak da tatlı bir detay bence. Sorular sorup kedileri bulduran, "çizgili kedi", "benekli kedi", "turuncu kedi" gibi sorularla farklılıkları da öğreten tatlı bir kitap.

Bebek Koala



Bebek Koala.. Ah.. Duru'nun ilk kitapları. Aslında kitaplara çok da ilgi duyacağını düşünmediğim bir dönemde, 7 aylıkken almıştım bu seriyi ve sevdiğini farkedince sürekli okumaya başlamıştım. Kitapları ilk kez göstermemin ardından, bizim odaya geçmiş, altını üstünü değiştirmiş, gündüz uykusuna hazırlıyordum. (İki ay sonra gündüz uykusunu keseceğinden habersiz olduğum, saf günler ve güzel günler..) Nasıl anladığımı hala bilmiyorum ama benden yan odadaki kitaplıkta duran kitabı O'na okumamı istediğini anladığımı hatırlıyorum. Nasıl olmuştu? İşte böyle olmuştu. Anlatması zor, his diyeyim. "Kitap mı okumamı istiyorsun?" dediğimi ve heyecanla Bebek Koala Akşam Yemeği kitabını getirdiğimi hatırlıyorum. Benden ilk kez kitap okumamı istemesi böyle olmuştu. Duru'nun ilk kitabı, benim de hayatımda ezberlediğim ilk kitap. Bir sayfasında hala kakalı popo izi var. O kadar kötü değil, sadece hafif turuncu iki yarım karpuz izi :)

Bebek Koala Doğumgünü, Yusuf'un Duru'ya okuduğu ilk kitap. Salonda pencere önünde oturmuşlardı. Nasıl da dikkatle dinlemiş ve izlemişti. Bu ay başında Bilge'nin doğumgününe gittikten sonra daha anlamlı olan ve popülerliği artan kitap. Tabii ki Bebek Koala mum üflerken defalarca mum üflüyoruz ikimiz de. Püff, püfff.. Ve tabii ki Bilge'nin pasta mumlarını bir kaç kez üfledi.

Bebek Koala Anaokulunda. Kısa süre içerisinde bir iki sayfası kalan ve en son bir tek ciltten ibaret olan ve bir kaç gün önce geri dönüşüme yolladığım kitap. Bunu şimdi yazınca içim sızladı ama yolladım. Büyüyüp de kitapları kendi seçip okumam için bana verdiğinde içinin boş olduğunu fark edip şaşırdığını hatırlıyorum. Kreşe başlamadan önce içinde sayfaları olan yeni bir Bebek Koala Anaokulunda kitabı alıp, başlangıç günlerine hazırlık yapmayı planlıyorum.

Bebek Koala Bahçede. En sevdiğim hikayelerinden biri. Haylaz Minik Hamster tüm turpları yiyince Bebek Koala annesinin siparişi olan turpların yerine bir demet çiçek götürüyor. Tabii Minik Hamster'ın yaptığı her zamanki gibi yanına kar kalıyor ama Bebek Koala'nın sorunu sakince ve sevgiyle çözmesini seviyorum.

Bebek Koala Banyoda. Banyo yapmak istemediği iki ayrı dönemde de işe yarayacağını düşünerek okuduğum ve işe yaradığına da inandığım, şuan son iki sayfası olmayan kitap.

Bebek Koala Kayıp Oyuncak. İlk yaşında bu kitapla fazla ilgilenmedi, 2 yaşında evin içinde oyuncak aramak daha anlamlı oldu sanırım. Yine de okumamı en az istediği kitap budur. Sonunun banyoda bitmesi bence çok tatlı.

Bebek Koala Küçük Orkestra. Bir iki ay önce tekrar popüler olan, adını söylediğinde beni gülümseten kitap. Tekrar ortaya çıkan Bebek Koala serisini seçerken şöyle sesleniyor "Bebek Koalaaaaaa..... küçük okestaaa" ya da "Bebek Koalaaaaaa... banyoda!" O nokta noktalar muzip gülümseme ve karar verme anı. İyi ki bu kitap var. Hem müzik yapmayı, hem orkestrayı hem de müzik aletlerini öğretti. Geçen haftalarda müziği anlatan bir tiyatroya gittiğimizde orkestrayı tanıdı. Ve bu aralar minik teneke tencere takımının kapaklarını alıp birbirine vurup "anne baak, zil çalıooum" diye keyifle dolanması da yine bu kitap sayesindedir.

Bebek Koala Çiftlikte. Sevmediğim Bebek Koala kitabı. En iyi arkadaşları tavşan, ördek ve gergedan olan Bebek Koala neden çiftliğe gittiğinde kümesteki ördeklere ve kafesteki (!) tavşanlara yiyecek veriyor? E sen daha dün bir tavşanla bardağa kaşıkla vuruyor, tencere kapaklarından zil yapıp kudur muyor muydun? Bugün kafesteki tavşanlara elinde havuçla yaklaşıyorsun..

Bebek koala sayesinde kısa sürede bir sürü kelime öğrendi. Tabii önce göstererek, sonra sesleri taklit ederek ve nihayet konuşarak. Minikken "Nerde?" diye sorduğunuzda minik parmakla gösteriyorlar ya, o ne tatlı bir andır..

28 Ocak 2013 Pazartesi

Good Night Baby


Tam bir mini mini bebek kitabı. Hani minik bebeğinizin kitaplara ilgi duyduğunu düşünüp bebeğinizi güvenli bir şekilde oturtur, karşısına geçip tatlı bir sesle kitabınızı okursunuz da bebeğiniz sayfanın bir ucundan tutup caaart diye koparıverir ya. İşte bu kitap tam o anlara göre bir kitap! Kitabın her sayfasında bir anne çiftlik hayvanı bebeğine sesleniyor. Uyku zamanı geldiğini söyleyip onu yanına çağırıyor. Siz de renkli kurdelanın diğer ucundaki bebek hayvanı alıyor, annesinin önündeki göze koyuyorsunuz. En son sayfada da bir anne, bebeğini çağırıyor yatağa.

Kasım ayında almıştım kitabı. "Koparacak, yırtacak" diye korkarak okurken bir de baktım ki Duru hiç ilgilenmedi. "Sanırım bu fazla minik bebek kitabıymış" dedim ve aylardır olduğu yerden almadım. Taa ki bugün akşam yemeğinde yeğenim Bilge bana ilk İngilizce-Türkçe çevirisini yapana kadar. Her sayfayı tatlı tatlı Türkçe'ye çevirerek okudu. "O okuduktan sonra da Duru tek tek bebekleri anneleriyle buluşturdu...." demek isterdim ama tek tek tüm sayfalara baktı ve tüm bebekleri toplayıp ilk sayfadaki ahıra doldurdu. Sonra da son sayfaya bakıp "Annesi bebeği sepeete koyuyo.." dedi ve bebeğin beşiğini caaart diye yırttı. <3

Yağmurlu, karlı ve güneşli günler..


Sonbahar geldiğinde okudum Yağmurlu Bir Gün kitabını. Dışarıya çıktığımızda benzer hava koşullarıyla karşılaştığımız için sevmişti ama çok da uzun süre rafta durmadı kitap. Nasıl oldu bilmiyorum, "daha sonra okunacaklar" kitaplığına gidiverdi. Ama iyi haberler de var, sonra kar yağdı..

Bu sene ilk kar lapa lapa yağdı ve her yer bembeyaz oldu. Kitaptaki gibi karda yürürken "kırt kurt kırt" seslerini duyduk. Doyasıya oynadık. Ertesi gün tamame
n erimiş olsa bile güzel bir gündü. Karlı Bir Gün kitabını okumak için kar yağışını beklememe değdi. Kitabın adını hemen öğrendi, adını söyleyerek kitabı bulmamı ve okumamı istedi ve her zaman hevesle dinledi.

Elena Temporin'in harika mekan tasvirleri, tüm sadeliğiyle anlattığı onca detay, muhteşem! Metinleri ise (kapakta da belirtildiği gibi 3 yaş üzerine göre olduğu için) görselliğe uygun şekilde değiştirerek okuyorum. Tabii ki sesimi de yer yer değiştirerek, doğanın seslerini taklit ederek..



Sonrasında kar malesef pek az yağdığı ve yağdığında da tutmadığı için Karlı Bir Gün kitabından sonra Güneşli Bir Gün kitabını da okudum. Bu kitap bana baharı ve yazı iliklerime kadar hissettiriyor! Umarım Duru da yaza dair anılarını bulur bu kitapta.

Kırmızı Başlıklı Kız


Bu kitaba ne diyebilirim ki.. Nene kılığında gerçek bir kurt görmüşcesine korku ve dehşetle "anne gorktumm!" dediği için kitabı kırmızı dolabımıza kaldırıverdim. Hala orada duruyor.

23 Ocak 2013 Çarşamba

The Three Billy Goats Gruff



Bildiğimiz üç keçi hikayesi. Köprüden geçmek isteyen üç keçi ve köprünün canavarı. Geçmek isteyen ilk keçi "beni yeme, ikinci keçi daha büyük" diyerek canavarı kandırıyor. İkinci keçi de "beni yeme, üçüncü keçi daha büyük" diyerek canavarı kandırıyor. Üçüncü keçi de tosluyor boynuzlarıyla canavara, geçiyor köprüyü. Akıl ve cesaretin ödülü olarak da taze otları yiyiveriyorlar.

Ton Ton Ayı'nın sadece cüssesi sayesinde farkında olmadan yaptığı iyiliklerden sonra bu kitap bana çok iyi geldi. Ha, toslamak iyi bişey mi? Değil ama canavar yese daha mı iyiydi? Merak etmeyin, canavarın durumu iyi.

Home

Home kitabı, görselleri hamurla hazırlanmış (kabaca böyle desem yanlış olmaz sanırım) çok tatlı bir kitap. Bu serinin diğer kitaplarının seviyeleri daha miniklere, 1-2 yaşa daha uygun. Bu kitap birazcık daha detaylı. Sağ sayfada evin odaları, mutfak, salon, çalışma odası, banyo ve yatak odası var. Sol sayfalarda ise bu sayfalardan seçilmiş öğeler var. En son sayfa ise tüm kitaptan seçilmiş öğelerden oluşan "look and say" sayfası. Kitaptaki her ayrıntıyı tek tek okur, öykülendirirdim. Okurdum diyorum, bu kitabı da geçen aya kadar sanırım 2 ay kadar aralıksız her gece okudum. "Evim" derdi bu kitabı okumamı istediğinde. Şimdi okumamı istemiyor :) En çok mutfak ve banyo kısmını seviyor. Yatak odası sayfasında da sihirli kelimeleri söylerdim "gece oldu" "annem perdeyi kapatıyor" "babam su getirdi" "gözlerimi kapatıp uykuya daldım". İşe yaradı mı? Evet, o uyumak istemediği öğle uykusuna giderken bile "gece ooduu" demeye başlamıştı.

Happy Home


Happy Home kitabını görmeden, D&R web sitesinden aldım. İyi ki de almışım, çok tatlı. Fakat kitap hasarlı geldi. Muhtemelen mağazalardan birini ziyaret eden minikler kitapla ilgilenmişler. D&R konuyla ilgilendi, geri gönderin dedi ama araya bayram girince kitap elimde kaldı. Bu haliyle bile ilgiyle okuyor. Konu ev olunca ve kitap da hareketli olunca epey ilgisini çekiyor. Fakat hasar görmemişini bulursam almak istiyorum.

Küçük Vak Vak




Bu yaz, Duru iki yaşına basmadan bir gün önce annem Çeşme yolunca saymayı öğrenmişti. Hatta Duru adına twit atmıştım twitter hesabında "Ankara Çeşme yolu o kadar uzak ki 1'den 10'a kadar saymayı öğrendim." diye. O gün 8 ve 9 u bir kez söylemiş, diğer saymalarında o rakamları es geçmişti. Fakat ertesi gün 10'a kadar tam olarak saymaya başlamıştı.

Tatilden döndüğümüzde Küçük Vak Vak 1-2-3 kitabını almıştım. Fakat pek ilgisini çekmemişti. Aslında kitaba bakmaya pek fırsatımız olmamıştı çünkü o zamanlar her gün sokağa çıkıyor, komşumuz Arda ve anneannesinin yanına gidiyor, onların bahçesinde öğlene kadar oynuyor, bazen öğleden sonraları da buluşuyorduk. İşte o gezmeler sırasında kitabımız Arda'da kaldı. Arda'nın 3 yaşına basmasına az kalmıştı ve kitabı okumayı sevdiğini farkedince O'na hediye ettik.


Bir kaç ay önce, kitap okuyarak uyuma hallerimiz çok uzadığında, uykuya dair kitaplara ağırlık vermek istedim. Uyku ile ilgili kitapları ararken Küçük Vak Vak Uyku Zamanı kitabını buldum. Her gece okumaya başladık. Kitapta gece karanlığında gördükleri gölgeleri, duydukları sesleri canavar sanıp korkan (ya da canavar sandım ayağına uykuya direnen mi desem) beş yavru ördek ve annelerinin öyküsü anlatılıyor. Boyama tarzından dolayı anneleri bazı sahnelerde biraz korkunç görünüyor diye tedirgin olmuştum ama kitabı çok sevdi. Öykü gece geçtiği için loş karanlıkta yazıları okumak çok zor. En iyisi ezberlemek! Çevirisi çok güzel, cümleler ritmli. Duru önce beş ördek kardeşin isimlerini sırayla söylemeye başladı. Bir ay kadar önce de kitabı ezbere okumaya başladı. Bu beni çok şaşırtmıştı. Ortada kitap yokken bile kitabı okuyor hala. Bebeklerine de hep "iyi geceler çocuklar, tatlı rüyalar" diyor.

 

Son olarak aldığım Küçük Vak Vak Zıt Kavramlar ve Küçük Vak Vak Renkler kitaplarını da çok sevdi. Bu kitaplar ciltli. Daha küçük boyutta oldukları için yolda, seyahatte çantada taşımak kolay. Zıt kavramları çok sevdiği için okurken eğleniyoruz. Fakat renkler kitabında neden kumlu sayfada renkten bahsetmiyorlar ve neden beyaz renge yer vermemişler, onu anlayamadım.

21 Ocak 2013 Pazartesi

First Thousand Words in English


Bu kitabı ilk kez Arkadaş Kitabevi'nde görmüştüm, bu cumartesi satın aldım. Stephen Cartwright illüstrasyonları olması bir yana içindeki figür sayısının çokluğu bir harika. Yani bin tane işte.. Ev, mutfak, çiftlik, şehir gibi sayfalardan oluşuyor. Duru'nun en sevdiği kısmı çiftlik. "Çiffik evi, çiffik haavanları".. Sayfaların etraflarında, resimlerdeki öğeler serpiştirilmiş. İsimlerini okunur şekilde yazmak için böyle yapmışlarsa bile onları detaylı mekan resimlerin içinde bulmaca oyunu epey vakit alıyor. Gerçi ben bu kitabı hep zor zamanlarda ortaya çıkardığım için her sayfasına inceleyemedik. Fakat 2 yaştan itibaren, özellikle de 3 yaş için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum. İngilizce öğretmesi benim için önemli değil. Kitabın Almanca, İspanyolca, Fransızca gibi türevleri de var. Hepsi aynı resimlerle yayımlanmış. Detaylı resimleri incelemek ve yeni kelimeler öğrenmek, öğrendiklerini pekiştirmek için harika bir kitap.

Cockatoos



Quentin Blake bana çocukluğumu hatırlatıyor. İngilizce gramer kitaplarındaki illüstrasyonlara hayran kalırdım. İngiliz illüstratörlerin bu serbest çizgileri beni her zaman çok etkilemiştir.

Bir kaç gün önce aldığım kitap, bugün bizi çok eğlendirdi. Üst üste okumamı istedi. Her gün aynı rutini yaşayan profesör, sevgili papağanları tarafından tongaya düşürülüyor. Muzip bir kitap. Okurken tonlamalar ve şarkılarla muziplik katmak, size kalmış. Önceki gün bir parça opera izlediği için Profesör Dupont'un günaydın deyişlerini opera gibi okuyarak güldürdüm Duru'yu. Saklanan papağanları fısıltıyla, tek tek bulduk ama Profesör Dupont'a söylemedik. Papağanlardan birinin başının öne eğik olduğunu görünce "annesini çaayo." dedi. Anne papağan olarak da benekli iri papağanı uygun gördü. Defalarca daha okuyacağımıza inandığım, harika bir kitap.

Bu arada görseller bana ait değil. Ah, bunu biran önce telafi etmek istiyorum!

20 Ocak 2013 Pazar

Artık kendim..


Önce "Artık Kendim Pişirebilirim" kitabını okuduk. Ezberledi hemen. Pizza yapmakla pek ilgilendiğini düşünmediğim, 24 ay dolaylarında sık sık okuduk. Yaklaşık 2 ay boyunca her gece. Kısa süre sonra da "Artık Kendim Temizleyebilirim" kitabını ekledik. Belki bu kitap sayesinde oyuncakları toplamaya başlarız diye düşündüm fakat henüz erkenmiş, bunu kabullendim! "Kendim" kelimesini bu kitaptan öğrendi. Ve bir çok şeyi daha. "Baak, şu köşeyi dönedööeez (döner dönmez.)", "Benim ütüm soouuk", "Tataa, yoganın atındakaadıık!" Bu cümleyi bağırarak ve kıkırdayarak söylediğinden tam olarak nasıl söylediğinden emin olamadım hiç bir zaman. Temizlik kitabında sesler ve hareketlerle taklitler yapmak hoşuna gidiyor. Çorap eşleştirme sayfasında mutlaka çoraplarımıza baktık. Bazen çoraplarımız eşliydi, bazen farklıydı, bazen de yoktu! Yorganın altına saklandık, kıkırdadık bir sürü. Çocuk yastığını arayınca biz de yastıklarımızı aradık. "Seninki yeşiil! Benimki benekli!"..


Serinin diğer kitaplarını da seviyorum fakat henüz almadık. Belki baharda "Artık Kendim Yetiştirebilirim" kitabını da alırız. O mevsimde okumak daha faydalı olabilir zira bahçe ve saksı işlerini birlikte yapmayı umuyorum.